Liyakat...
Hemen herkes bu terimin ne anlama geldiğini bilir.
Anlamı layık olmak, uygun olmaktır.
***
Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) son seçimlerden bu yana bu terimi daha sık duyar olduk.
Özellikle İBB atamalarında başlayan tartışmalarda birçok isim için partili olmasından çok liyakatlı olmaları sebebi ile tercih edildiklerini anlattılar. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun sözlerinden çıkardığımız anlam şu idi. "Partili olmak tabii ki bir değer ifade eder ama bundan böyle artık öncelik liyakat olacak!"
İBB atamalarında öne çıkan bu kavram, günümüzde de partinin delegelik ve ilçe başkanlığı seçimleri arifesinde sık kullanılır oldu. Liyakat sahibi olmak ilçe başkanlığı için gereken ilk koşul olacaktır.
Peki burada hemen sormak lazım değil mi? Bunun ölçütü nedir?
Kendimce anlatayım.
Sosyal hayatında, ilişkilerinde, partisinin çıkarları kadar, adaletli olabilmek ön koşuldur.
İlçe başkanlığı görevi bir siyasi partide yerelden genele atılabilecek en önemli adım sayılır.
Partinin o ilçedeki 1 numarası ilçe başkanıdır.
Listenin 1. sırasında olan kişinin partinin en ahlaklı, en faziletli, en yetkin kişisi olması arzu edilir.
Ama gelin görün ki seçimler yapılırken "Bana ne vereceksin, beni hangi sıraya koyacaksın" soruları, adayın liyakatini ikinci plana iter.
Hemen her mahallede ilçe seçimleri için delegelik yarışı hız kazandı. Partililer ilçe başkan adayı olarak görmek istedikleri kişinin etrafında saf tutmaya başladılar. Delege ağaları, seçimin gizli ve açık koordinatörleri, belediye cephesi ve kanaat önderi dediğimiz kişiler artık saflarını netleştirmeye başlıyorlar.
Her ne kadar Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kampta sarf ettiği "Belediye Başkanları parti içi seçim süreçlerine müdahil olmasınlar. Olurlarsa bir sonraki seçimde belediye başkanlığı için talepleri olmayacağını varsayacağım" türünden bir uyarıda bulunsa da bu yarışmanın belirleyici unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Yanında da ciddi bir partili desteği olacağı şimdiden görünüyor.
İşte tam da burada şu soruyu sormanın zamanı geldi.
CHP ilçe başkanı nasıl biri olmalı?
Etkin gücün her dediğini yapacak biri mi? Yoksa yetkin olan bir kişi mi?
Süreç bunun cevabını verecek.
Kartal'da seçim kazanmış Muammer Çelebi döneminde, parti içinde kamuoyuna düşen tek kavga yaşanmadığı ortadadır. Yönetimi ile birlikte başarılı bir sürece imza atmıştır. Liyakatlı olduğunu iletişimi ve şaibesiz süreci ile de kanıtlamıştır.
Çok kıymetli isimlerin de aday olduğu bu yarışmada bence en önemli isimdir.
Tabii ki demokratik haklara saygı göstermeyen, seçim yarışmasına hile bulaştıran, tarafsız olamayacağı aşikar insanların da adı geçiyor. Taraf olduğunda her şeyi mübah sayanların parti yönetirken nasıl davranacaklarını düşününce tüylerim dikan diken olmuyor değil...
Tavsiyem şudur;
Her kesimin sevdiği, dürüstlüğü tescilli, adaletli bir isim partinin başında kalmalı...
Kamplaştıran, ötekileştiren, ayrıştıranlar aday dahi olmamalı.
Son söz CHP üyeleri ve delegelerinindir.
Umarım hakkaniyetli bir seçim yaparlar.
Kalın sağlıcakla...