Sağlıkçılara şiddet uygulayanlara verilmesi muhtemel cezalar konusunda hepimiz hemfikiriz. İşi şifa dağıtmak olan hekimlere ve onlara yardımcı olmakla görevli personellere yapılan müdahaleler asla tasvip edilmemeli, gereğince tepki verilmeli ve cezalandırılmalıdır.
İnsan olmanın, odağında canlıya saygı olan toplumların görevi de budur.
Diğer taraftan hastaların ve yakınlarının da sağlık görevlilerinin tahkir ve tahrikinden korunması da hukuk toplumunun görevidir. Hasta haklarını ihlal eden, sağlık alanında yeterli hizmeti, zamanında vermeyen, insanların en zor anlarında onları dinlemek, anlamak ve bilgilendirmek gibi temel görevlerini yapmayan, buna niyeti de olmayan sağlık personellerinin ve kurumlarının da gereken tedbir ile karşılaşması hem adil hem doğru olan değil midir?
Bakınız, geçtiğimiz günlerde Sultanbeyli’de yaşanan bir olay, öznesi de gazeteci bir kişi olunca nasıl da gündeme geldi. Haberler.com isimli yayın kuruluşunun Sorumlu Haber Müdürü Olgun Kızıltepe, evde kaza sonucu düşen evladını alarak Ersoy Hastanesi acil servisine gidiyor. Burada ilk müdahale yapılıyor. Sonra “Tomografi cihazımız yok” denilerek “Haydi devlet hastanesine” denilerek gönderiliyor.
Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor. Lakin kazın ayağının öyle olmadığı kısa sürede ortaya çıkıyor. El kadar çocuğa tomografi çekmeyen sağlık kuruluşunun, bu hizmete sahip olduğu, fakat “Acil Servis” hastası olduğundan para alamayacağını öngörüp, hastayı devlet hastanesine yollayarak, bir anlamda “tasarruf” sağladığı anlaşılıyor.
İşi “can kurtarmak” olan bir kurumun, insan sağlığı tehlikedeyken “tasarruf” etme çabası doğal olarak bize şu soruyu sorduruyor. Devlet ile yaptığınız anlaşmada bu ve benzeri masrafları zaten almıyor musunuz? Velev ki almıyorsunuz, önceliğiniz ticaret ise neden “Acil Servis” işletiyorsunuz? Size göre insan hayatı, cebinize girecek üç kuruştan daha mı değersiz? O çocuk tomografi için hastaneden gönderildiğinde yolda (Allah korusun) ölse kuru vicdanınız sızlamayacak mıydı?
Daha çok soru sorabilirim. Daha çok eleştiri koyabilirim. Lakin fayda etmez.
AK Parti iktidara geldiğinden bu yana aksamayan, hatta en fazla övdüğümüz alan sağlıktı değil mi?
Geçmişte yaşanan kuyrukla, kuyruklarda fenalaşıp ölenler, parası olmadığı için ameliyat olamayanlar. Yoğun bakıma para ödenmediği için hastane kapısında ölenler vb. birçok örneği bertaraf eden, insanı merkeze alarak “önce sağlık” diyerek yürütülen bu alandaki çalışmalar, bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki iflasa sürükleniyor.
Hastane sahibi iktidar partisinden olunca, il sağlık müdürlüğü konuya tarafsız bakamıyorsa bu sistemin suçudur. Bugün halen o hastane için bir soruşturma, tedbir ya da yaptırım haberi okumuyorsak bu sistemin sonucudur. Son dakika bilgisi olarak bir soruşturma başlatılmış denildi ancak henüz net bir bilgi yok.
Recep Tayyip Erdoğan mı gelip “Bir dakika arkadaşlar, burada yanlış yapılmış. Gereğini hemen yapın diyecek. Ya da Cumhurbaşkanının bu konuda yetkilileri harekete geçirmesi mi bekleniyor?
İşin tuhafı önümüze konulan gerekçeler hep bu ve benzeri, ifadelerden oluşuyor.
Arkadaşlar, ülkenin her konuda zorluk yaşadığı bir dönemdeyiz. Bir sıkıntı varsa hep birlikte çekiyoruz. Ama bu durumu daha da ağırlaştıran, yaşanan zorlukları katmerlendiren, ilgili kişilerin partizanca tavırlarla görevlerini yapmaktan çekinmesidir.
Ortada bir suç, kusur ya da ihmal varsa sebebi bulunmalı, başta verdiğim örnekteki muhatap gazeteci Olgun Kızıltepe ve ailesi ikna edilecek şekilde tavır konulmalı ki insanların adalete inancı sağlansın. Gazeteci bizzat yaşadığı sorunlara rağmen ülkede her şeyin tozpembe olduğuna halkı nasıl ikna edecek? Beyaza siyah, kötüye iyi mi diyeceğiz?
Koca koca şehir hastanelerinde MR, Tomografi vb. işlemler için Ocak, Şubat ayına randevu almanın “nimet” sayıldığı bir dönemdeyiz. Geciken bir saniyenin dahi kıymetli olduğu Kanser hastalarına bu gibi işlemler için “Git Ocak’ta gel” denilen bir zamandayız. Vatandaşa yapılacak bir müdahalenin masraf sayıldığı, “insan hayatının” mutlak değerden, “mutlak sıfır” haline geldiği günlerdeyiz.
Hayat bir oyun değil…
Kaybedilen bir can için sana 3 can daha hediye verdik diyemeyiz.
Artık yeter! Biraz çaba, kuralları tüm toplumda uygulanır hale getiren bir anlayışa ihtiyaç var. Adalet duygumuzu kaybediyoruz. Sonrası kabus… Demedi demeyin.
Bugün Sultanbeyli Ersoy Hastanesi'ne gösterilecek tavır, yarın onlarca canı kurtaracak ya da yok edecek. İşte o noktadayız. Bakalım ne ytapılacak. Takipçisi olacağız.
Kalın sağlıcakla…