Ey dünya! Böyle mi olacaktı sonun?
Bir salgında bitecek mi her şey?
Yoksa bir uyanışa vesile mi bunlar?
Yitip giden hayatlar aydınlanmanın bedeli mi?
***
Sorulardan şiir yazacak haldeyiz...
Farkında mısınız?
Bu sene İstanbul’a, Bursa’ya, meyve sebze deposu Pamukova’ya, hayvancılık merkezi Balıkesir’e, buğday, mısır deposu Trakya ve Manisa’ya, geçtim onu Eskişehir’e git öteye Konya’ya ve hatta Toroslar’a doğru düzgün kar yağmadı. Kar neyse gereken yağmuru bile zor gördü bu topraklar…
Kar berekettir. Yağmur besin… Toprağın vazgeçilmezidir bu ikili…
Dünya üzerinde yağan yağmur ve kar ile tarım yapılabilecek nadir coğrafyalardan biri olan Anadolu’da kış, kış gibi olmadı. Toprak gereken suyu almadı.
Asıl felaketin habercisi bu iken üstüne gelen korona virüs hadisesi ile bunları tartışamadık bile…
İklimin bozulması, dünyanın bozulmasıdır. Bunu idrak edemedik. Düşünürken depremler ile sarsıldık, sonra o yaraları saramadan virüs korkusuna kapıldık.
Oysa unuttuk ki suyumuz yeterli değil!
Yani günlük olarak tükettiğimiz su, korona salgını öncesi 1 birim ise şimdi 3 hatta 4 birim oldu.
Bir örnek vereyim. Geçtiğimiz yıl sonu itibarı ile İstanbul’da kişi başı günlük su harcaması 190 litre idi. Günümüzde bu rakamın en az 300 litre olduğu ve arttığı düşüncesindeyim. Her gün yıkanan parklar, caddeler ve meydanların bu artışta rolü olduğunu da unutmayalım.
Hatırlıyor musunuz? Bu salgın öncesinde suyu idareli kullanalım, bu yaz su sıkıntısı yaşayabiliriz kabilinden sözler duyuyorduk. Yetkililer ise “merak etmeyin İstanbul’a yetecek suyu sağlayacağız” diyorlardı.
O sözler o günlere aitti!
Bugün durum farklı…
Dün elini yıkamaya erinen milyonlar, bugün en az 1 kez duş alıyor. 5-10 kez elini yıkar oldu. Kişisel tüketim hiç değilse 4-5 misli arttı. Yaz geliyor. Hava ısındıkça duş sayısı 2-3, el yıkama 10 olacaktır.
Yani dünün rehavetinde yetmeme ihtimali olan su, yarının paniklemiş kitleleri için asla yeterli olmayacaktır. Yerel yönetimler bu konu ile ilgili ciddi çareler aramalı, devlet yönetimi başta büyükşehirler olmak üzere su kullanımı olağanüstü artan yörelere yeni kaynaklar bulmak için acil durum ilan etmelidir.
Virüs salgını yakın gelecekte kontrol altına alınsa dahi insanların buna bağlı hijyen dürtüsü uzun süre devam edeceğinden, virüs sonrası su sıkıntısı yaşamamak adına önlem bugünden alınmalıdır.
Peki bu süreçte en çok nelerle oyalanacağız?
Evlerimizde vakit geçirirken, bir yandan da hem ruh sağlığımıza hem gıdamıza katkı sağlayacak ne gibi uğraşılar edinebiliriz?
Sırada onlar var.
Yarın…
Kalın sağlıcakla…